13 Ocak 2012 Cuma

Konuşma üzerine

Bebeklerin ne zaman konuşmaya başlayacağı tamamen onlara kalmış birşey ben bunun gayet farkında olan bir anneyim. Hele ki cinsiyet erkek ise geç konuşmaya başlama geleneksel bir davranış oluyor.Tabi bazı istisnalar var ama olsun. Benim de benden 8 yaş küçük bir erkek kardeşim var ve o da net olarak konuşmaya başladığında 3 yaşlarındaydı. O yüzden Doruk'un geçtiğimiz son birkaç aya kadar sadece 3 kelime kullanıyor olmasını problem etmiyordum. O meşhur kelimelerimiz da "hayır" (ki bu ilk net olarak söylediği kelime idi), "buba" ( bu da ikinci ve babasına böyle sesleniyordu) ve malesef son olarak da "anni" (bana seslenişi). Tabi anneden önce baba demesi acayip sinirimi bozuyordu ama napim yapcak bişey yok. Dediğim gibi erkek çocukların davranışlarına ben alışkınım kardeşimden dolayı bir de "kız halaya oğlan dayıya benzer" olayı bizde de olduğundan ve gerçekten dayısına benzediğinden çok önemsemiyordum. Ama evdeki panik atak babamız için bu konu çok önemliydi. Bu sebeple doktorumuza birçok kez danışmak zorunda kaldık ve o da allahtan çok tatlı ve sabırlı bir insan olduğundan bizi çok güzel yönlerdi. Doktorumuzla konuştuğumuzda eğer 2 yaşına kadar net olarak söylediği birkaç kelime olursa ve göstererek bile olsa birşeyleri yaptırıp isteyebiliyorsa sorun olmayacağını,ama bizim kesinlikle ona gösterdiği herşeyin ismini söylerek vermemizi ve resimli kitaplarla da bu göster ismini söyleyi oyuna dönüştürerek devam ettirmemizi söylemişti. Ben de aynen bu şekilde yaptım. İstediklerini verirken ismini söylemek yanında bir de her akşam mutlaka resimli kitaplarımızı alıp bakmaya başladık. Bıkmadan ve sıkılmadan göstererek sorduğu herşeyi tekrar ediyordum ki bir şekilde aklına yerleşsin. Çünkü doktorumuz da aynen böyle söylemişti. Bebeklerin herşeyi sürekli kaydettiğini ve bunları ancak onlar istediklerinde kullanmaya başlayacaklarını sabırlı olmamızı istemişti. Dediğim gibi ben zaten böyle olacağını biliyordum ama babamız işte biraz fazla panik oluyordu. Ve sonunda bunların meyvesini almaya başladık.Son birkaç aydır Doruk'un dili inanılmaz çözüldü. Tamam hala düzgün cümle kuramıyor ama mesela süt istediğinde "anni çüt ko" yani "anne süt koy" diyebiliyor. Emir kipiyle konuşuyor ama olsun. Resimli kitaplarındaki herşeyi artık ben soruyorum o söylüyor. Hatta ve hatta son birkaç haftadır gün içinde yaptıklarını bile yarım yamalak da olsa anlatabiliyor. Bir de biz anlayınca daha da mutlu olup daha çok birşeyler anlatmaya çalışıyor. O yüzden konuşma konusunda herkesin sabırlı olması lazım. Bebekler gerçekten de kendileri istedikleri zaman birşeyleri yapmaya başlıyorlar ki konuşma bunun için en güzel örnek. Evet istisnalar var mesela bizim arkadaşımızın Doruk'tan 15 gün büyük olan oğlu nerdeyse 1 buçuk yaşından beri çok net konuşuyor. Ama Doruk 10 aylıkken yürümeye başladığında aynı çocuk emekliyordu. Bu neyi gösteriyor çocukların hem karşılaştırılmaması gerektiğini hem de herşeyin çocuktan çocuğa farklılık göstereceğini. Bu yüzden çocuk konusunda her zaman olduğu gibi sadece sabırlı olmak gerekiyor, tek ihtiyacımız olan bu..

9 Ocak 2012 Pazartesi

Çok ara vedim..

Baktım da en son 6 Aralık'ta yazmışım..Uçak yolculuğumuz ve İstanbul maceramızı anlatalım..Dediğim gibi, ilk kez binmedik uçağa ama ilk kez kendi koltuğumuzda oturarak yolculuk edeceğimiz için heyecanlıydım..Açıkçası Doruk'u nasıl zaptederim diye düşünüyordum.Ama korktuğum başıma gelmedi ve benim akıllı oğlum uslu bir şekilde geçirdi tüm uçak yolculuğunu:)Gerçi benim tedbirlerim de çok işe yaradı.Yanıma aldığım sevdiğim kitapları ve çubuk kraker kurtarıcımız oldu:))İstanbul'da çok iyi geçti..Dayısının odasını ve playstation'ını unutmamış kerata..Eve girer girmez hemen kardeşimin odasına gidip "dayu açç" şeklinde verdi tepkisini ve açınca da çıldırdı mutluluktan:))Bu sefer dayısı ile daha iyi anlaştılar.Akşamları onun işten gelişini bekledi hep.Dede ve anneanne ile de iyiydi arası ama özellikle dayı ile muhteşemdiler.Şuanda da arada arıyoruz dayımızı ve konuşuyoruz yarım yamalak..Ayrıca İstanbul'da normalde arabasında oturmayan Doruk bu konuda da beni şaşırtarak hiç zorluk çıkarmadı.Çok sıkıldığında kalktı biraz yürüyerek dolaştı ama sonra gene oturdu arabasına.Bu açıdan da rahattık allahtan..İstanbul maceramız çok ama çok iyi geçti..Keşke daha uzun kalabilseydik..