21 Kasım 2013 Perşembe

Uzuun bir aradan sonra...

 

Çok uzun zaman oldu ben yazmayalı...Nerdeyse 2 yıl..Anlatacak o kadar çok şey varki.. Doruk artık 4 yaşını bitirdi. İki yıldır kreşe de gidiyor.En son yazıma baktığımda konuşma ile ilgili yazmışım. Onun üzerine okadar çok şey başarıldı ki bu iki yılda beraber. Hepsini sırayla anlatmaya kalkarsam çok uzun olcak gibi geliyor ama belli başlı birkaç başlık altında yazmaya çalışıcam bundan sonra ve güncel zamana kadar getiricem. Sonrasında bakalım artık ne sıklıkla yazabileceğim..Bu yazdıklarım hem benim için bir deşarj oluyor hem de yeni annelere fikir versin diye umuyorum. Çünkü anne olduğunuzda etrafınızda size karışan okadar çok ses oluyor ki sizin için doğru gözüken herşeyden şüphe etmeye başlıyorsunuz. Sakın yapmayın ve içinizdeki annelik sesine kulak verin. Çünkü eninde sonunda çocuğunuz için en iyisini yapabilecek olan tek kişi sizsiniz bence..Görüşmek üzere..

13 Ocak 2012 Cuma

Konuşma üzerine

Bebeklerin ne zaman konuşmaya başlayacağı tamamen onlara kalmış birşey ben bunun gayet farkında olan bir anneyim. Hele ki cinsiyet erkek ise geç konuşmaya başlama geleneksel bir davranış oluyor.Tabi bazı istisnalar var ama olsun. Benim de benden 8 yaş küçük bir erkek kardeşim var ve o da net olarak konuşmaya başladığında 3 yaşlarındaydı. O yüzden Doruk'un geçtiğimiz son birkaç aya kadar sadece 3 kelime kullanıyor olmasını problem etmiyordum. O meşhur kelimelerimiz da "hayır" (ki bu ilk net olarak söylediği kelime idi), "buba" ( bu da ikinci ve babasına böyle sesleniyordu) ve malesef son olarak da "anni" (bana seslenişi). Tabi anneden önce baba demesi acayip sinirimi bozuyordu ama napim yapcak bişey yok. Dediğim gibi erkek çocukların davranışlarına ben alışkınım kardeşimden dolayı bir de "kız halaya oğlan dayıya benzer" olayı bizde de olduğundan ve gerçekten dayısına benzediğinden çok önemsemiyordum. Ama evdeki panik atak babamız için bu konu çok önemliydi. Bu sebeple doktorumuza birçok kez danışmak zorunda kaldık ve o da allahtan çok tatlı ve sabırlı bir insan olduğundan bizi çok güzel yönlerdi. Doktorumuzla konuştuğumuzda eğer 2 yaşına kadar net olarak söylediği birkaç kelime olursa ve göstererek bile olsa birşeyleri yaptırıp isteyebiliyorsa sorun olmayacağını,ama bizim kesinlikle ona gösterdiği herşeyin ismini söylerek vermemizi ve resimli kitaplarla da bu göster ismini söyleyi oyuna dönüştürerek devam ettirmemizi söylemişti. Ben de aynen bu şekilde yaptım. İstediklerini verirken ismini söylemek yanında bir de her akşam mutlaka resimli kitaplarımızı alıp bakmaya başladık. Bıkmadan ve sıkılmadan göstererek sorduğu herşeyi tekrar ediyordum ki bir şekilde aklına yerleşsin. Çünkü doktorumuz da aynen böyle söylemişti. Bebeklerin herşeyi sürekli kaydettiğini ve bunları ancak onlar istediklerinde kullanmaya başlayacaklarını sabırlı olmamızı istemişti. Dediğim gibi ben zaten böyle olacağını biliyordum ama babamız işte biraz fazla panik oluyordu. Ve sonunda bunların meyvesini almaya başladık.Son birkaç aydır Doruk'un dili inanılmaz çözüldü. Tamam hala düzgün cümle kuramıyor ama mesela süt istediğinde "anni çüt ko" yani "anne süt koy" diyebiliyor. Emir kipiyle konuşuyor ama olsun. Resimli kitaplarındaki herşeyi artık ben soruyorum o söylüyor. Hatta ve hatta son birkaç haftadır gün içinde yaptıklarını bile yarım yamalak da olsa anlatabiliyor. Bir de biz anlayınca daha da mutlu olup daha çok birşeyler anlatmaya çalışıyor. O yüzden konuşma konusunda herkesin sabırlı olması lazım. Bebekler gerçekten de kendileri istedikleri zaman birşeyleri yapmaya başlıyorlar ki konuşma bunun için en güzel örnek. Evet istisnalar var mesela bizim arkadaşımızın Doruk'tan 15 gün büyük olan oğlu nerdeyse 1 buçuk yaşından beri çok net konuşuyor. Ama Doruk 10 aylıkken yürümeye başladığında aynı çocuk emekliyordu. Bu neyi gösteriyor çocukların hem karşılaştırılmaması gerektiğini hem de herşeyin çocuktan çocuğa farklılık göstereceğini. Bu yüzden çocuk konusunda her zaman olduğu gibi sadece sabırlı olmak gerekiyor, tek ihtiyacımız olan bu..

9 Ocak 2012 Pazartesi

Çok ara vedim..

Baktım da en son 6 Aralık'ta yazmışım..Uçak yolculuğumuz ve İstanbul maceramızı anlatalım..Dediğim gibi, ilk kez binmedik uçağa ama ilk kez kendi koltuğumuzda oturarak yolculuk edeceğimiz için heyecanlıydım..Açıkçası Doruk'u nasıl zaptederim diye düşünüyordum.Ama korktuğum başıma gelmedi ve benim akıllı oğlum uslu bir şekilde geçirdi tüm uçak yolculuğunu:)Gerçi benim tedbirlerim de çok işe yaradı.Yanıma aldığım sevdiğim kitapları ve çubuk kraker kurtarıcımız oldu:))İstanbul'da çok iyi geçti..Dayısının odasını ve playstation'ını unutmamış kerata..Eve girer girmez hemen kardeşimin odasına gidip "dayu açç" şeklinde verdi tepkisini ve açınca da çıldırdı mutluluktan:))Bu sefer dayısı ile daha iyi anlaştılar.Akşamları onun işten gelişini bekledi hep.Dede ve anneanne ile de iyiydi arası ama özellikle dayı ile muhteşemdiler.Şuanda da arada arıyoruz dayımızı ve konuşuyoruz yarım yamalak..Ayrıca İstanbul'da normalde arabasında oturmayan Doruk bu konuda da beni şaşırtarak hiç zorluk çıkarmadı.Çok sıkıldığında kalktı biraz yürüyerek dolaştı ama sonra gene oturdu arabasına.Bu açıdan da rahattık allahtan..İstanbul maceramız çok ama çok iyi geçti..Keşke daha uzun kalabilseydik..

6 Aralık 2011 Salı

Yolculuk

Bu akşam saat 8 uçağı ile İstanbul'a annemlerin yanına gidiyoruz. İşten 3 gün izin koparıp, haftasonu ile birleştirerek anneanne,dede ve dayı ile hasret giderelim dedik. Aslında bu bir ilk değil çünkü daha önce de birçok defa uçakla gittik ama artık 2 yaşını geçtiğimiz için kucakta değil koltukta seyahat ediyor olacak Doruk efendi. Bebekken sorun yoktu ama büyüdükçe sıkılmaya başlamıştı kucakta. Bakalım neler yapıcak Doruk bu sefer kendine ait bir koltuğu olunca..:))

5 Aralık 2011 Pazartesi

Emzirme reformu

Her yerde bu ara çok fazla görmeye başladım bu etiket altındaki yazıları.. Bende kendi deneyimlerimi ve düşüncelerimi yazmak istedim.. Emzirme reformu.. Evet gerçekten gerekli bence de.. Çünkü hala "anne sütü"nün bir çocuğun gelişiminde ne kadar önemli olduğunun farkında olmayanlar var.. Tabi burada sütü gelmeyince mecbur kalan ya da yetmediğinde takviye yapmak zorunda kalanları, ki bir süre ben de o durumda kaldım, hariç tutuyorum. Anne sütü verilebildiği ve geldiği sürece bebeğe verilmesi gereken mucizevi bir besin. Ben normal doğum yaptığım için sanırım sütün gelmesini beklemek gibi bir derdim olmadı. Hatta benim oğlum emmeye o kadar meraklıydı ki sabah 06:45'te doğup 07:05'te emmeye başlamıştı. Zaten ultrason görüntülerimizde de hep ağzıyla emme hareketini yapıyordu:) İlk emzirmede yaşanan memeyi kavrayamama, almak istememe gibi sorunlar yaşamadık biz. Ama sürekli memede kalmak istediğinden ve doğar doğmaz emmeye başlayıp kesintisiz 5 saat meme değiştirerek emdiğinden göğüs ucu yaralarıyla uğraşmak zorunda kaldım. Cildim çok hassas olduğundan ve Doruk da boş kalmalarına izin vermediğinden ilk 15 gün yara içinde gezmek zorunda kaldım. Doruk sürekli memede kalmak istediğinden iyileşmeleri için fırsat olmuyordu hiç. Allahtan Avent'in silikon göğüs uçlarını keşfettik de emzirme süreçleri işkence olmaktan çıktı benim için. Ama şunu da belirtmeliyimki ben o uçları yaklaşık 5 ay kullandım.Yani emzirme araları uzayana dek çünkü uçsuz emzirdiğim anda yaralar tekrar oluşuyordu. Hiçbir zararını da görmedim. Kullanım süresi bitince ,ki yalnış hatırlamıyosam 2 aydı, yenisini alıp devam ettik kullanmaya. Böyle bir sorunu olan varsa kullansın derim çünkü büyük rahatlık anne için. Özellikle de benim gibi hassas cilde sahip anneler için. Doruk çok sık ve uzun emen bir bebekti. İşte ben de bu yüzden doktorumuza da danışarak geceleri yatmadan önce mama takviyesi yaptım. İlk başlarda zaten sık emzirmek gerekiyor ama 2 besleme arasının da minimum 2 saat kadar olması gerekiyor. Ancak benim hiçbir zaman böyle bir bekleme sürem olmuyordu. Geceleri bile nerdeyse saat başı emmek istiyordu. Bu hem anne için hem de ne kadar kendi isteği ile de olsa bebek için aslında çok yorucu bir süreç. Bu sebeple Doruk 2 aylık olduğunda geceleri son emzirmeden önce 30-60 cc arası mama verip üzerine emzirmemi önerdi doktorumuz. Böylece en azından ilk yattığımızda 3-4 saat kesintisiz uyuyabiliyorduk. Ne kilo ile ilgili ne de gelişimi ile ilgili hiçbir sorunumuz yoktu ama çok fazla emmek istediğinden böyle bir yolu tercih ettik. Pişmanmıyım tabiki hayır çünkü gerçekten de işe yarıyordu. Uykusuzluğun ne demek olduğunu bir tek bunu yaşayanlar bilir ve kesintisiz 3-4 saatlik uyku yeni anne için inanılmaz büyük bir lükstür. Bunu Doruk kendi isteği ile emmeyi bırakana kadar yapmaya devam ettik ki o da 13 aylık olduğu zamana denk geliyor. Hatta 8 aylık olduğu dönemde ben gündüzleri işyerinde sağsam bile çok fazla verim alamadığımdan (max 60-80 cc arası) sağdığımın dışında da gündüzleri bir okadar da mama takviyesi yaptık çünkü içmek istiyordu. 13 aylık olduğunda ise kendi isteği ile memeyi bıraktı oğlum ama mamasını geceleri içmeye devam etti. 18 aylıktan itibaren de inek sütüne geçtik şuanda da sadece inek sütü içiyor.Hatta okadar çok seviyorki evde sütleri saklamak zorunda kalıyoruz:) çünkü günde yarım litreden fazlası çocuklarde demir eksikliğine sebep oluyor bilginize. O yüzden sulandırarak veriyoruz ki yarım litreyi geçmeyelim.
Evet benim emzirme ve anne sütü ile ilgili deneyimlerim bunlar. Mama verdiğim için dediğim gibi hiçbir zaman pişman olmadım çünkü sadece "takviye" amaçlı yaptığım ve sonuçlarında da zarar görmediğim bir hareketti. Ayrıca en başta da belirttiğim gibi hiç gelmeyenler, sütü yetmeyenler ya da erken doğum veya ikiz bebek sahibi olanlar için mamalar çok büyük kolaylık. Sütü olan herkes öncelikle emzirmeyi tercih etmeli bence. Bu bir bebek için tahmin edilenden bile daha fazla artılara sahip ama sütü olduğu halde sırf vücudu bozulacak diye emzirmeyenlere söyleyecek söz bulamıyorum daha doğrusu buluyorum da burada söylemek istemem..